Dil, Türkçe, Medya, Reklam, Kültür
Sosyal bir varlık olarak insan, her geçen gün başka canlılarla olan iletişiminde yeni değişimler yaşar. Son yüzyılda yaşanan bu değişimlerin pek çoğu gelişen teknolojinin bir sonucudur. Teknoloji her alanda olduğu gibi iletişim alanında da bizleri etkilemiş, dünden bugüne iletişim araçlarımız giderek gelişmiştir. Gelişen iletişim araçları ve yeni medyanın etkileşimiyle konuştuğumuz dil de sürekli olarak farklı müdahalelere uğramaktadır. Yapılan incelemeler, bu müdahalelerin 1980 sonrasında küreselleşme ile birlikte arttığını göstermektedir (1).
Dil, bir milletin gelecek kuşaklarına sağladığı en büyük aktarımlardan biridir. Dolayısıyla dilin bozulması, kuşaklar arasındaki tarihsel bilincin zayıflamasına ve kültürel birlikteliğine büyük zararlar verir. Çünkü her dil, oluştuğu coğrafyanın ve kültürün özellikleriyle doğar, gelenekleri ve inançlarıyla zenginleşerek büyüyüp gelişir. Dolayısıyla dil yapısının her geçen gün değişmesi, toplumsal bir tehdit olarak karşımıza çıkar. Dilin bu denli hızlı değişiminin en büyük sebebi hiç şüphesiz günümüz teknolojisi ve yeni medya düzenidir.
Değişen dünya düzeni, milletler arasındaki iletişimsel sınırları kaldırmış ve farklı dillerin birbiriyle olan etkileşimini arttırarak dil yozlaşmasının hızlanmasına zemin hazırlamıştır. Pazarlamanın ve ithalatın artması, ülkemizdeki yabancı firmaların çoğalmasına sebep olmuştur. Bunun sonucunda dilimiz, farklı dillerin sözcük yapılarıyla karşılaşmıştır. Elbette dilin bozulmasındaki nedenler sadece bunlar değildir. Gün içinde kullanılan kelimelerin özünün değiştirilmesi, yanlış yazılması ya da yerine yabancı bir sözcük kullanılması gibi birçok hata da dilimizi bozan nedenlerden birkaçıdır.
Dil, içinde bulunduğumuz her dakika yeni biçimlere bürünerek farklı şekillerde konuşmamıza yansır. Konuşurken hatalı olduğuna dikkat etmediğimiz sözcükler, zaman içinde biz farkında olmadan bizimle özdeşleşir. Bu kelimelerin çoğu izlediğimiz TV dizileri, kullandığımız sosyal medya uygulamaları ve sistemli bir şekilde maruz kaldığımız reklamlar sayesinde her geçen gün dilimize daha da çok yerleşmektedir.
TV reklamlarında sürekli olarak gördüğümüz üç reklam ile yapılan bir çalışmada dil kirlenmesi, söyleyiş bozuklukları, argo ve sövgü sözcüklerinin tamamına rastlanmıştır (2). Türkiye’nin ortalama televizyon izleme süresi bakımından dünya ortalamasının üzerinde olduğu göz önüne alındığında, diğer ülkelere göre reklamlara daha çok maruz kaldığımızı söylemek yanlış olmaz.
Dilimizdeki en büyük sorunlardan biri de yabancı sözcük kullanımının her geçen gün artmasıdır. Bu noktada sosyal medya uygulamalarının etkisi yadsınamaz bir gerçektir. Özellikle toplum tarafından yüksek takipçi sayılarına ulaşan kişilerin kullandıkları kelimeler ve yaptıkları kısaltmalar giderek dilimizle özdeşleşmektedir. Bunlar harici, basılı medya araçlarındaki (gazete, dergi, tabelalar, reklam panoları vb.…) yazım yanlışları, argo sözcük kullanımları ve dilimizde olmayan harflerin sık sık kullanılması da oldukça hatalı olan başka kullanım çeşitleridir.
Bunların önüne geçmek için Türk Dil Kurumu tarafından kurulmuş olan Yabancı Kelimelere Karşılık Bulma Komisyonu, “Yabancı Kelimelere Karşılıklar” başlıklı bir kitap oluşturmuştur (3). Buna benzer yapılan birçok çalışma olmakla beraber, kişisel olarak dil kullanımına dikkat etmediğimiz sürece dilimizin düzelmesi pek mümkün değildir. Dil, bireysel değil toplumsal bir olgu olsa da dilin bozulmaması konusundaki çabalarımız bireysel olarak başlamalıdır. Bireysel anlamdaki değişiklik, zaman geçtikçe kitleler halinde yayılarak dilin korunmasını sağlamalı ve gelecek nesillere kültürel mirasımız, ana dilimizdeki öz Türkçe kelimelerle aktarılmalıdır.
Ünlü yazarımız Oğuz Atay’ın “Tutunamayanlar” kitabında dediği gibi: “Dil, yaşamımızın aynasıdır.”
Aynalarımızı en güzel şekilde yansıtmak, dilimizi en doğru şekilde kullanarak mümkün olacaktır.
Dilimizi en doğru şekilde kullanacağımız yarınlara…
MAHİROĞULLARI, A. (2005). Küreselleşmenin kültürel değerler üzerine etkisi. In Journal of Social Policy Conferences (№50, pp. 1275–1288). Istanbul University.
Ebru Güzel, A. K. (2016). Dil Yozlaşması ve Söyleyiş Bozukluğu: “Televizyon Reklamlarının Göstergebilimsel Açıdan Çözümlenmesi. Balkan ve Yakın Doğu Sosyal Bilimler Dergisi.
Karahisar, T. (2013). Dijital nesil, dijital iletişim ve dijitalleşen (!) Türkçe. AJIT-e: Academic Journal of Information Technology, 4(12), 71–83.